Meşru müdafaada sınırın aşılması

MEŞRU MÜDAFAADA SINIRIN AŞILMASI

Giriş

Kişilerin canına, malına, vücut bütünlüğüne veya sahip oldukları bir hakka yönelik gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırılar karşısında kendilerini korumaları en temel haklardan biridir. Türk Ceza Kanunu, bu hakkı “meşru müdafaa”(meşru savunma) kapsamında koruma altına alır. Ancak saldırıya verilen karşılık, her zaman hukuka uygun kabul edilmez. Haksız saldırının defedilmesi amacıyla yapılan savunma, saldırının ağırlığını ve ölçüsünü aşarsa “meşru müdafaada sınırın aşılması” gündeme gelir. Bu yazımızda, meşru müdafaada sınırın aşılması kavramını Türk ceza hukuku çerçevesinde ele alacağız.

Meşru Müdafaa Nedir?

TCK’nın 25. maddesine göre;
Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Kanun maddesi incelendiğinde meşru müdafaanın temel şartları şu şekildedir:
1.Haksız saldırı; Bu saldırı kişinin kendisine veya başkasına ait bir hakka yönelmiş olmalıdır.
2.Güncel ve gerçek bir saldırı; Haksız saldırının o an gerçekleşiyor veya yakın zamanda gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olması gerekir.
3.Zorunlu ve orantılı savunma; Haksız saldırıya karşı yapılan savunma zorunlu ve orantılı olmalı
Bu üç şart kümülatif olup birinin eksik olması halinde meşru müdafaa hükümleri uygulanamaz.

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması Ne Demektir?

Meşru müdafaa hakkı, kanun koyucunun çizdiği sınırlar içinde kullanıldığında ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bir haktır. Ancak kimi durumlarda kişi, saldırıya karşılık verirken kanun koyucunun çizdiği sınırlar dışına çıkabilir. Bu durumun en yaygın hali, yazımızın da konusunu oluşturan, meşru savunma amacıyla gerçekleştirilen eylemin/eylemlerin gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyla orantılı olmaması yani haksız saldırıdan çok daha büyük bir etki ile gerçekleştirilmesidir. Örneğin, tokat atan veya atmaya çalışan bir kişiye karşı bıçakla saldırılması ve kişinin bıçakla ağır şekilde yaralanması durumunda, gerçekleştirilen savunma orantısız olur. Bu gibi hallerde, meşru müdafaada sınırın aşılması gündeme gelir.
TCK madde 27/1’de şu şekilde düzenlenmiştir:
Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
Görüldüğü üzere kanun koyucu sınırın aşılması durumunu ikiye ayırmıştır. Kanun koyucu sınırı kast ile aşan kişilerle ve kast olmaksızın aşan kişilerin cezalandırılması noktasında farklılık ortaya koymuştur.

Meşru Müdafaada Sınırın Kastla veya Kast Olmaksızın Aşılması Arasındaki Fark

Sınırın Kasten Aşılması:

Fail, meşru müdafaa hakkını kullanırken bilerek ve isteyerek sınırın ötesine geçerse, bu durumda failin kastı söz konusu olduğundan faile gerçekleştirdiği eylem nedeniyle ceza verilir ancak bu nedenle ceza verilirken duruma uyması halinde haksız tahrik indirimi yapılabilir. Örneğin, kendisine bıçakla saldıran bir kişinin elinden bıçağını alıp haksız saldırıyı sona erdirmesine rağmen karşı tarafa bilerek zarar vermeye devam eden fail meşru müdafaada sınırı kasten aştığı için gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı cezalandırılacak ancak haksız bir saldırının meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle bu eylemleri gerçekleştirmesi halinde hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanabilecektir.

Sınırın Kast Olmaksızın Aşılması:

Failin meşru müdafaa sınırını kast olmaksızın aşması halinde iki durum ortaya çıkmaktadır. Şayet failin sınırı aşarken gerçekleştirdiği eylem taksirle işlendiğinde cezalandırılabilen bir eylemse fail, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek cezalandırılır. Bununla birlikte failin sınırı aşarken gerçekleştirdiği eylem taksirle işlendiğinde cezalandırılmıyorsa fail hakkında herhangi bir cezaya hükmolunmaz. Yani kanun koyucu meşru müdafaa sınırını kast olmaksızın aşılması halini cezayı azaltan veya duruma göre ortadan kaldıran bir sebep olarak görmüştür.

Meşru Müdafaada Sınırın Heyecan, Korku veya Telaşla Aşılması

Sınırın aşılmasının bir diğer hali de kişinin, haksız saldırı nedeniyle oluşan heyecan, korku veya telaşla meşru müdafaa sınırını aşmasıdır. TCK m.27/2’ye göre:
Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.
Bu düzenleme, insan doğasının olağan bir yansıması olarak, ani ve yoğun saldırı karşısında kişinin soğukkanlılığını koruyamamasını hukuki anlamda mazur görmektedir.
Normal koşullarda meşru müdafaa, saldırıyı def edecek ölçüde kuvvet kullanılmasını içerir. Ancak kişinin yaşadığı yoğun heyecan, korku veya telaş, savunmanın bu sınırı aşmasına neden olabilir.
Bu hüküm sayesinde, kişi aslında meşru müdafaa hakkını kullanırken sınırı aştıysa, ancak bu aşma durumu ani ve zorlayıcı duygular nedeniyle gerçekleştiyse, ceza sorumluluğundan muaf tutulabilir. Yani, fail hakkında ceza verilmez.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, sınırın kastla değil, tamamen duygusal reflekslerle aşılmış olmasıdır. Bu halde fail gerçekleştirdiği eylem taksirle işlendiğinde cezalandırılan bir eylem olsa dahi cezalandırılmayacaktır.

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama

Yargıtay, “meşru müdafaada sınırın aşılması” konusunda içtihatlar oluşturmuştur. Örneğin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2020/1365 E., 2021/1847 K. sayılı kararında, şu ifadeye yer verilmiştir:
“Sanığın, olay anında yoğun bir saldırı altında kaldığı ve olayın şokuyla savunmada sınırı aştığı, bu durumun heyecan ve telaş haliyle açıklanabileceği kabul edilerek ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.”
Bu karar, sınırın kasten aşılmadığı durumlarda cezasızlık ilkesinin nasıl uygulandığını net bir biçimde ortaya koyar.

Sınırın Aşıldığı Nasıl Tespit Edilir?

Olayın özellikleri, tarafların fiziksel yapısı, saldırının niteliği, kullanılan savunma aracı, tanık beyanları ve failin ruhsal durumu gibi unsurlar birlikte değerlendirilir. Mahkemeler, bu tür olaylarda uzman görüşlerine ve adli tıp raporlarına da başvurmaktadır.

Sonuç

Meşru müdafaada sınırın aşılması, ceza hukukunun hem insan psikolojisine hem de hakkaniyete duyarlı yönünü yansıtan önemli bir kavramdır. Hukuk, bireyin kendini savunma hakkını tanırken bu hakkın kötüye kullanılmasını da önlemek ister. Bu nedenle her olay kendi içinde değerlendirilir; failin psikolojik durumu, olayın gelişimi, saldırının şiddeti ve savunmanın orantısı titizlikle analiz edilir.
Bu kavram, adalet ile güvenlik arasında hassas bir denge kurmayı amaçlar. Unutulmamalıdır ki, hukuk sadece saldırganı değil, saldırıya uğrayanı da korur. Ancak bu koruma, hukuk kuralları içinde ve sınırları aşmadan gerçekleşmelidir.
Gerçekleşen eylemlerin; meşru müdafaa kapsamında olup olmadığı, meşru müdafaa kapsamında ise sınırın aşılıp aşılmadığı, sınır aşılmışsa bu halde cezasızlık hallerinin var olup olmadığı hususları profesyonel bir değerlendirme istemekte olup bu durumdaki kişilerin muhakkak avukat desteğinden faydalanması gerekmektedir.
Av. Oğuzhan GÜLŞEN
Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla. Örneğin. Örneğin. Dolayısıyla.

Paylaş

Subscribe
Notify of
guest
0 Comments
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
error: İçerik korumalıdır